4 Nisan 2014 Cuma

HİSAR VE TOPHANE

               
                           HİSAR VE TOPHANE
Bursa’nın tarihten bugüne taşıdığı en önemli merkezler arasında
yer alan Hisar Bölgesi, Bithynia döneminden Osmanlılar’a
kadar uzanan süreçte inşa edilmiş önemli eserleri bünyesinde
toplar. Bursa Kalesi, Balibey Han, Kale Sokak’ta yoğunlaşan
tarihi Bursa evleri, tarihi camiler ve Osmanlı Devleti’nin
kurucusu Osman Gazi ile oğlu Orhan Gazi’nin türbeleri, İstiklal
Şehitleri Anıtı ve Bursa Saat Kulesi bu bölgede yer almaktadır.
Hisar’daki Kavaklı, Osmangazi ve Alaaddin Mahalleleri
Bursa’nın ilk yerleşim yerleri olmaları yönüyle pek çok değeri
bünyelerinde taşırlar. Orhan Gazi döneminde Geyikli Baba
tarafından devletin bekası için dikildiği söylenen Kavaklı Çınarı
semte adını vermiştir. Kavaklı Mescidi ve çeşmesi, Haraççıoğlu
(Cizyedarzade) Medresesesi ve Tekkesi, Lala Şahin Paşa
Medresesesi, Üftade Camii ve Türbesi, Yerkapı (Dar’ül Kura)
Mualimhanesi, Yerkapı (Kara Ali) Cami ile Yerkapı Kilisesi yine
Kavaklı Mahallesi’ndedir. 1857 yılına kadar bazı bölümleriyle
güçlendirme duvarlarının ayakta olduğu tespit edilen Bursa
Sarayı (Bey Sarayı), Nilüfer Hatun Mescidi ile Bursa Darphanesi
(bugün Kur’an Kursu olarak kullanılan bina),Gazi Timurtaş Paşa
Türbesi, Okçu Baba Türbesi, Velediyaniç Mescidi Osmangazi
TOPHANEDEN BURSA GÖRÜNÜMÜ
Mahallesi’nde olan tarihi eserlerden bazılarıdır. Alaaddinbey
Mahallesi’nde ise Alaaddin Camii ve Çeşmesi, İmaret-i İsabey
Mescidi, İsabeyfenari/Güdükminare Mescidi vardır.
Yine bu bölgedeki Tophane Parkı panoromik Bursa manzarasının

en iyi seyredilebileceği bir noktadadır.

BURSA KALESİ

                                      Bursa Kalesi
Btihynialılar döneminde yapılmaya başlanan Bursa surları;

Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde çeşitli onarımlardan
geçmiş ve eklentilerle genişlemiştir. Surlarda görülen taşların
önemli kısmını Roma devrine ait sütunlar, lahit parçaları,
adak mezar steli heykel kaideleri ve şeref kitabeleri

oluşturmaktadır. Bunlar Hisar kapının doğusunda yoğunluk
kazanmaktadır. Surların sadece güney kısmındakiler çift
duvarlı ve beş köşeli burçlarla sağlamlaştırılmıştır. Bursa
surları Orhan Gazi tarafından üç köşeli burçlarla takviye
edilmiştir. Surların uzunluğu yaklaşık 2 kilometre kadardır.
Çakırhamam ile Tophane arasında biri silindir gövdeli, ikisi
üç köşeli büyük burç kalıntıları vardır. Bunların arasında
yer alan Hisar (Saltanat) Kapı ve civarındaki surlar restore
edilerek görkemli görünüşüne kavuşturulmuştur. Doğal bir
kayanın üzerine kurulan surlar son derece korunmalıdır.
Evliya Çelebi’ye göre surların 67 kulesi ile 5 kapısı
bulunmaktaydı. Bunlar Hisar Kapı (Saltanat Kapı), Yer Kapı,
Pınarbaşı Kapısı (Fetih Kapı), Zindan Kapı ve Kaplıca

Kapısı olarak sıralanır.

BURSA ATATÜRK KENT ORMANI


                                                            ATATÜRK KENT ORMANI

Atatürk Kent Ormanı, Bursa’nın en büyük kent parkıdır. 150 hektarlık bir orman alanı içerisinde şehrin yorucu hayatından uzak, doğayla baş başa kalma imkanı sunan bölge; piknik alanları, 6,5 kilometrelik yürüyüş yolu, 3,5 kilometrelik parke yol ve bisiklet yoluyla ziyaretçilerinin doğada stres atmasına yardımcı olmakta, özellikle kent halkı tarafından büyük ilgi görmektedir.
Orman Bakanlığı’ndan Nilüfer Belediyesi tarafından 12 yıllığına devralınan Atatürk Kent Ormanı; koruma amacı ön planda tutulmak kaydıyla yapılan çeşitli çalışmalarla sürekli geliştirilmiştir. Bu çalışmalar neticesinde ormanda; 7’si barbekülü toplam 10 adet yağmur barınağı, 6 seyir terası, 10 kamelya, et satış noktaları, büfeler, piknikçiler için düşünülmüş 5 adet bulaşık yıkama yeri, tuvaletler, 2 adet çocuk oyun alanı, 2 adet voleybol oyun alanı ve tenis masaları yer almaktadır. Ayrıca ormana giren her araca, çevre ve doğanın zarar görmemesi adına evsel atıkların toplanması için birer çöp poşeti verilmektedir. Olası bir yangın tehlikesine karşı ise kent ormanının içine su depoları, yangın ve içme suyu pompa üniteleri yerleştirilmiş olup orman alanı güvenlik görevlileri tarafından 24 saat kontrol edilmektedir.

BURSADAKİ GÖLLER

                  Uluabat Gölü

Uluabat Gölü zengin tür çeşitliliğine sahip olması ve önemli bir sulak alan olması nedeni ile ülkemizde koruma altına alınan 12 Ramsar alanından birisidir. Bunun yanında Yaşayan Göller programının içinde de yer almaktadır. Uluabat Gölü; Anadolu’ya kuzey-batıdan giren kuş göç yolu üzerinde bulunması nedeni ile bünyesinde yüksek miktarda kuş barındırması, çok zengin flora ve faunaya sahip bir sulak alan olması nedeniyle son yıllarda tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu nedenle 1998 yılında RAMSAR sözleşmesi ile koruma altına alınmıştır.
Uluabat Gölü Türkiye’nin orta büyüklükteki göllerinden bir tanesidir. Doğu-batı doğrultusunda uzanan gölün uzunluğu 24 km, genişliği ise 10 km’dir. Avrupa’dan Asya’ya uzanan önemli kuş göç yollarından bir tanesinin üzerindedir. Marmara Denizi ve diğer Marmara göllerine ve yine bir Ramsar Alanı olan Manyas Gölü’ne yakınlığı ile konum açısından önemlidir.
Gölde yapılan çalışmalar neticesinde 21 tür balık tespit edilmiştir. Bu türler içerisinde ticari amaçlı avlananlardan başlıcaları; turna ve sazandır. Az miktarda da olsa yayın, tatlı su kefali, ringa balığı ve kızıl kanat balıkları da avlanmaktadır.
  • En önemli türler
  • Tepeli Pelikan
  • Küçük Karabatak
  • Alaca Balıkçıl
  • Gece Balıkçılı
  • Küçük Balaban
  • Leylek
  • Çeltikçi *
  • Kaşıkçı *
  • Pasbaş Patka
  • Bıyıklı Sumru
  • Göçte uğrayan türler
  • Sığır Balıkçılı
  • Kara Leylek
  • Kara Çaylak
  • Küçük Kartal *
  • Kızıl Şahin
  • Aladoğan
  • Orman Düdükçünü
  • Çamurçulluğu
  • Altın Yağmurcun
  • Döğüşken Kuş
  • Dere Düdükçünü
  • Küçük Martı *
  • Akkanatlı Sumru
  • Kara Sumru
  • Küçük Sumru *
  • Çayır Taşkuşu
  • Pembe Sığırcık *
  • Çobanaldatan
  • Sarıbaşlı Kuyruksallayan *
  • Söğütbülbülü
  • Büyük Örümcekkuşu *
 (* Uluabat’ta nadir görünen türler)
Kışın kuzeyden gelen bazı kuş türlerinden binlerce kuş türü gözlemlenmiştir. Açık suda sakarmeke, elmabaş patka ve tepeli patka ördekleri, bahri ve küçük batağan, göl kenarında ve sazlıklarda az sayıda büyük akbalıkçıl ve gri balıkçıllar, karabaş ve gümüş martılar bunun     yanı sıra balaban, leylekler, kırlangıçlarla beraber gölde üreyen balıkçıl türleri küçük akbalıkçıl,
alaca balıkçıl, gece balıkçıl ve küçük balaban gibi türler Uluabat Gölü ve çevresinde gözlemlenmektedir.
Uluabat Gölü, Türkiye’nin en geniş nilüfer yataklarına sahiptir. Beyaz nilüfer gölün kuzeydoğu kıyılarında ve Mustafakemalpaşa Çayı’nın göle giriş ağzında çok geniş alanları kaplamaktadır Uluabat Gölü, sucul bitkiler yönünden ülkemizin en zengin sulak alanlarından biridir. Gölün hemen hemen bütün kıyıları geniş sazlıklarla, sığ kesimleri ise su içi bitkileri ile kaplıdır

Hem Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği hem de Ramsar Sözleşmesi’nin gerektirdiği yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi kapsamında Uluabat Gölü’nün korunması ve uygun bir şekilde yönetilmesi amacıyla “Uluabat Gölü Yönetim Planı” hazırlanmıştır.

                 İznik Gölü

Marmara Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise beşinci büyük doğal gölü olan İznik Gölü, derinliği en fazla 80 m. olan tektonik bir tatlı su gölüdür. Göl bütünüyle tarım alanları ve zeytinliklerle çevrilidir. Alan, sık sazlıkların arasında karışık koloniler kuran küçük karabatak
(30 çift) ve gece balıkçılı (250 çift) ile özel çevre koruma alanı ölçütlerine uyar. İznik Gölü 1990 yılında SİT alanı ilan edilmiştir.
Yaklaşık 9000 hektar tarım arazisi göl suyuyla sulanmaktadır. Yapımı süren tesislerle bu alanın 6.945 hektar daha artırılması öngörülmüştür. Bunun yanı sıra, göl kıyısındaki tarım alanlarının sulanması için çiftçiler tarafından pompayla su çekilmektedir.
Suları tatlı olan gölde sazan ve yayın balığı ile kerevit yetişir. Turizm bakımından da önem taşıyan İznik Gölü, yüzme, kano ve sörf gibi su sporları için idealdir.

 

BURSA'NIN DOĞAL GÜZELLİKLERİ

                       OYLAT MESİRE YERİ 

Oylat A Tipi Mesire Yeri ilimiz İnegöl ilçesi Oylat Kaplıcaları’nın bulunduğu alanda yer almaktadır. Ortalama 850 m rakımı ve 6, 9 ha alana sahiptir.
Oylat Mesire Yeri bulunduğu yer ve çevresinin zengin flora ve faunaya sahip olması Oylat kaplıcasının imkanlarından ve tabiatın güzelliklerinden faydalanmak isteyenlerin tercih ettiği bir alan olması ile öne çıkmaktadır. Ülkemizde tanınan ve bilinen bir kaplıca merkezinin bitişiğinde olması sebebiyle kaplıca imkanlarından faydalanmak isteyen günübirlik ve çevre otellerle konaklayan ziyaretçilerin uğradığı mesire yeridir.Oylat Mesire Yeri dereleriyle, ormanlarıyla yazın serin havası kışın ise karla kaplı örtüsüyle başlı başına doğal bir zenginliğe sahiptir.
                            Gölyazı
Bursa sınırları içinde, doğa ile tarihin bir arada yaşadığı bir eşsiz güzellik de Uluabat Gölü kıyısındaki Gölyazı Köyü’dür. İlkbaharda yükselen sular nedeniyle yarı bellerine kadar su içinde kalan ağaçlar, yine bu sularda sevgi dolu bir melodi gibi süzülen ördekler, Arnavut kaldırımlı dar sokaklar; antik çağda Apolyont olarak bilinen bu köyün güzelliklerinden yalnızca birkaçıdır. Tümüyle SİT alanı olan bu bölge, özellikle Apollon Tapınağı ve kilisesi ile dikkati çeker.
             İnkaya Çınarı
Bursa’nın kuzeyindeki Oyukçınar Mahallesi’ne adını veren çınar ağacı 18,2 metre gövde genişliği ile Türkiye’nin en büyük ağacıydı. Halkalı ve Dudaklı Çınarı ile, her yıl içinde leyleklerin yuva yaptığı Kiremitçi Çınarı, Osmanlı ile yaşıt Bursa çınarlarıdır.
Çekirge’de Uludağ yolu üzerindeki İnkaya köyünde, aynı adla bilinen 598 yaşındaki çınar, dünyaca ünlüdür. Adını, Osmanlı Devleti’nin ilk köylerinden biri olan Uludağ Yolu üzerindeki İnkaya Köyü’nden alan çınar ağacı 13 ana kola sahiptir. “İnkaya Çınarı”nın boyu 35 metredir. Dallarının kalınlığı 3-4 metreyi bulan çınar 9.2 metrelik çevresiyle Türkiye’nin en yaşlı ağaçlarından biridir.

BURSA ULUDAĞ

                             

                                  ULUDAĞ

      Uludağ, Bursa ili sınırları içinde, 2.543 m yüksekliği ile Türkiye'nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olan dağ. Uludağ; Marmara Bölgesinin en yüksek dağıdır. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Uludağ'ın uzunluğu 40 km'yi bulur. Genişliği ise 15–20 km'dir. Toplu ve heybetli bir görünüşe sahip olan bu dağın Bursa'ya bakan yamaçları kademeli, güneye Orhaneli'ne bakan tarafları ise düz ve daha diktir. En yüksek noktası göller bölgesinde yer alan Uludağtepe'dir (2.543 m). Uzaktan Bursa'ya yaklaşılırken ve oteller bölgesinde görülen yüksek tepe genelde zirve olarak algılanır. Hâlbuki Zirve gibi görünen o tepenin ismi Keşiş Tepedir ve yüksekliği 2.486 m'dir. Uludağ tepe ya da Karatepe (2.543 m) Keşiş Tepenin 5 km güneydoğusunda yeralır. Dağın kuzey tarafında Sarıalan, Kirazlı, Kadı, Sobra yaylaları vardır.

                             TURİZM


1933'te Uludağ’a bir otel, bir de muntazam şose yol yapılmış, böylece bu tarihten itibaren Uludağ kış kayak sporları için bir merkez haline gelmiştir. Düzenli otobüs seferlerinin başlaması da buraya ilgiyi daha da artırmıştır. Sonradan asfaltla kaplanan bu yol Uludağ'ın Kadıyayla hariç bütün yerleşim birimlerini doğrudan Bursa'ya bağlar. Uludağ modern dağ tesisleri,1963'te hizmete açılan Türkiye'nin ilk teleferiği, dördüncü büyük kent olan Bursa'nın hemen yanında olması ile dağ ve kış turizminin merkezi olmuştur. Uludağ Türkiye'nin en büyük kayak merkezidir. Yol durumunun uygunluğu,uzun kış mevsiminde (Ekim-Nisan arası) kar bulunması, eşsiz manzaraları buraya turist çekmektedir. Dağın doruk noktasından açık havada İstanbul, Marmara denizi ve civar yakın yerlerin görünmesi buraya ayrı bir özellik vermektedir. Doğu, kuzey eteklerinin Bursa Ovasına yakın yerlerinde sıcak su kaynaklarının bulunmasından burada kaplıcalarmeydana gelmiştir. Bursa'nın Çekirge semtindeki bu kaplıcalar pek çok hastalığa şifa olmaktadır. Ayrıca teleferiğin son istasyonu olan Sarıalan'da ve Sarıalan'dan telesiyejle ulaşılan Çobankaya'da Kızılay Derneği'nin her yaz düzenlediği yaz kampları bulunmaktadır.Kirazlıyayla'da kurulu bulunan eski 
senatoryum binası şuanda otel olarak kullanılmaktadır. Uludağ'da 15 adet özel ve kamuya ait 12 resmi konaklama tesisi vardır. Bunlara ait pek çok telesiyej ve teleski hattı mevcuttur.

BURSA TARİHİ ÇARŞILARI

                    Kapalı Çarşı
Bursa çarşısının en eski bölümünü oluşturan Uzun Çarşı, Emir Han’ın kuzeyinde yer alan dükkanlar ile oluşmaya başlamıştır. Eski belgelerden günümüzdeki kapalıçarşının 15. yüzyılın ilk yarısında Uzun Çarşı olarak adlandırıldığı anlaşılmaktadır. Uzun Çarşı aksının zamanla kuzey ve güneyinde, hanlara sırtlarını dayamış küçük işyerleri kurulmuştur. Bu çarşıda sırasıyla elbiseciler, şekerciler, ayakkabıcılar ve bıçakçıların yer aldığı bilinmektedir. Gayrimenkullerin açık artırma usulüyle satılması Sûk-i Sultani olarak da adlandırılan bu çarşıda gerçekleştirilmiştir. Bugün de keyif alarak gezebilecek aynı zamanda alışveriş veriş yapabileceğimiz, ağırlıklı olarak kuyumcu esnafına ait dükkanların bulunduğu bir çarşı olarak hizmet vermektedir.
              Bakırcılar Çarşısı



 Bursa’da etraflarındaki esnaf sûkları ile bir bütünlük gösteren ve çevresine adını veren çarşılarımızdan biri Bakırcılar Çarşısı’dır. Han-ı Cedid (Prinç Hanı)’in bulunduğu, Uzun Çarşı çevresinde yer almaktadır. Bakırcı esnafının 1620’de Bursa’da Bit Pazarı ve Gelincik Çarşısı’nda alışveriş edip, her zaman bu çarşılara yayılıp eski ve yeni bakır sattıkları Bursa sicil kayıtlarında belirtilmektedir. Bir dönem torna atölyeleri bu çarşıda yer almıştır. 1958 yangınında çok zarar gören çarşı yangın sonrasında yeniden yapılmıştır. Günümüzde      tekstil ağırlıklı ticaret yapılmaktadır.               
               Havlucular Çarşısı

Ulu Cami’nin batısında yer alan bugün Havlucular Çarşısı olarak bilinen alan, tarihte Köfüncüler Çarşısı olarak nitelendirilmektedir. Yapılan restorasyon çalışmaları ile, çarşının üzeri kapatılarak ziyaretçilere daha rahat bir alışveriş imkanı sunmaktadır.


Koza Han

Koza Han (Yeni Han, Han-ı Cedid, Simkeş Han, Sırmakeş Han, Acem Han, Beylik Han, Yeni Kervansaray), II. Bayezid tarafından 1490 yılında İstanbul’daki cami ve imaretine gelir getirmesi amacıyla yaptırılmıştır. Yeni Han, Han-ı Cedid, Han-ı Cedid-i Evvel-Pirinç Han’ın yapılmasından sonra Han-ı Cedid-i Amire, Yeni Kervansaray, Beylik Han, Beylik Kervansaray, Simkeş Han, Sırmakeş Han, Koza Han adlarını almıştır. Koza Han, uzun süre boyunca devletin ticaretle ilgili görevlilerinin ticaret işlerini yürütmek üzere yerleştiği bir han olarak önemini korumuştur. Günümüzde handa yerli ve yabancı turistlere yönelik ipek eşarplar satılmakta, eskiden ahır olarak kullanılan İç Koza Han yeme-içme amaçlı kullanılmaktadır.